Askıda Kahve
Kulağa güzel gelmiyor mu?
“Askıda” uygulaması dünyanın bir çok yerinde uygulandığı gibi; son senelerde Türkiye’de de üniversite öğrencilerine yönelik iyi işleyen bir uygulama oldu. Askıda yemek ile başlayan girişim, askıda kıyafet, askıda bilet şeklinde kendini devam ettirmeyi başardı.
Sosyal medyanın belki de en büyük etkilerinden biri; insanlar arasındaki yardımlaşmaya ve dayanışmaya olan yadırganamayacak katkısıdır. “Askıda" yaklaşımıyla ise; aslında insanlar arasındaki yardımlaşma bilinci tek bir çatı altında toplanmış oldu.
Bilmeyenler için kısaca anlatalım. “Askıda” uygulamaları ile, yemediği yemeğin parasını ödeyerek üniversite öğrencilerine yemek ısmarlamak, gitmeyeceği bir tiyatro biletinin ücretini ödeyerek bu öğrencilerin oyuna gitmesini sağlamak gibi bir yaklaşım söz konusu. Bunun paralelinde, toplumun çeşitli kesimlerince “askıda ekmek” gibi uygulamalar da başlatıldı. Kısacası bu tür uygulamalarla imkanı olmayan bir kesime aslında maddi ve manevi destek sunulmuş olmakta.
Ancak ülkemizde kahve için böyle bir uygulama henüz geliştirilmiş değil. Aslında “askıda kahve” gibi bir uygulamanın hayata adapte edilmesi oldukça keyifli insan ilişkilerine neden olabilir. Tabiki alternatif kahve türleri, bizim ülkemizde son zamanlarda yeni yeni kendini belli etmeye başladı ve belki de yurt dışındaki bir çoğuyla karşılaştırdığımızda, ülkemizde bir bardak kahveye ödediğimiz ücret çoğu insan için lüks olarak kalmakta.
Her ne kadar fiyat konusuna değinmiş olsak da; özellikle de üniversite öğrencileri için geliştirebilecek alternatif mekanlarda, askıda kahve uygulamasının oldukça talep görebilecek olduğunu düşünmekteyim.
İnsanların moral durumunu olumlu yönde değiştirebilen her şeyin; daha çok paylaşılması ve yaşatılması gerektiğini düşününen bir kahvekolik olarak; kahvenin de insanların duygu ve moral durumuna iyi geldiğini biliyorum. Bu açıdan değerlendirirsek; aslında temel ihtiyaçlar için “askıda” uygulaması, kahve alanında da kendini gösterip; geliştirebilir diye düşünüyorum.
Bu fikirler tabiki bir gece durduk yere aklıma gelmedi. Netflix dizilerine bakınırken; “Cafe Sospeso” adında bir belgesel izledim. Belgesel, bir Napoli geleneği olan; “askıda kahve”yi anlatıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın işgali sonrası, Napoli, giderek daha da yoksullaşan ve oldukça acı çeken bir yer haline gelmiş. “Askıda kahve” ile Napoli, Buenos Aires ve New York’ta yaşayan bazı insanların hayatlarının bu dönemde nasıl değiştiğini anlatan bir belgesel bu. Süreçte, bir bardak kahve alabilenler, genellikle iki bardak kahve için ücret ödüyor ve sadece bir bardak kahve içiyorlar. Böylece, bir bardak kahveyi ‘askıda’ bırakmış oluyorlar ve ihtiyacı olanların yararlanmasını sağlıyorlar. Kimin yararlanacağı ise baristanın kararına kalıyor. Barista, gerçekten bu kahveye ihtiyacı olduğunu düşündüğü birine ‘askıda’ olan bu kahveyi sunuyor.
Böylece belgeselde izlediğimiz kahve içme deneyimi sosyal bir etkinlik haline dönüşüyor. Kahve, insanları bir araya getiren keyifli bir içeceğe dönüşüyor. İnsanların bir araya gelmesi amaç; kahvesi bahane olmuş oluyor. Kahve, bir nevi, bir dayanışma ürününe dönüşüyor.
Bu gelenek zamanla körelip; başarısız olmuş olsa da; son zamanlarda yine Napoli’deki bir grup kahve dükkanı bu uygulamayı yeniden hayata geçirmeye başlamış. Bahsettiğimiz Netflix belgeseli ise; bu geleneğin yanı sıra; alışılmadık, tuhaf, ilginç ve kahve ile ilgili hikayeleri, olayları içeriyor. Eğer sizde bir kahvekolikseniz, aynı zamanda tarihi bir sürece tanıklık yaparken, kahve kokusu etrafında dönen insan ilişkileri ve dayanışma üzerine keyifli bir şeyler izlemek isterseniz; Netflix’deki bu belgesele bir göz atmanızı öneririz.
Bir fikir olarak; Türkiye’de de denenebilecek “askıda kahve” uygulaması dileriz ki süreçte birilerinin kulağına gider ve gerçekleşmesi mümkün olur.
Kahveli güzel günlere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder