Sabahları uyanmak için bazı nedenlere ihtiyacımız vardır; bizi hayata bağlayan ve hareket etmemize katkısı olan. Yoga ve meditasyon gibi etkinlikler, sadece nefes almanın bile ne kadar kıymetli olduğunu hissettirir insana ve bunu yapabildiğimiz için teşekkür etmeye başlarız yaşama. Kendimize ayırabildiğimiz bir zaman dilimimiz varsa, özellikle sabahları uyandığımızda, dışarıdaki koşuşturmaya karışmadan önce; güzel yapılmış lezzetli bir bardak kahve, uyanmamıza katkı sağlayan nedenlerden biri oluverir gündelik yaşamımızda.
Felsefi açıdan yaklaştığımızda ise, ’var olma’ derdini çözmeye çalışırken insan; yaratmanın kıymetini kavradığı anda, nefes almaya da gerçek anlamda başladığını farkeder. Bir çoğumuz deneyimlemişizdir bunu. Herhangi bir şeyi yoktan var etmek; insana kendini iyi hissettiren bir nimet oluverir. İsterseniz özene bezene hazırladığınız bir yemek, isterseniz ürettiğiniz bir sanat ürünü olsun; içinde biraz yaratıcılık biraz da üretim varsa, var olduğunuzu hisseder, gerçek anlamda nefes almaya başlarsınız.
Bu açıdan bakıldığında, Japonların; herkesin bir ‘ikigai’si olması gerektiğine inanan bakış açısı; bir yaşam felsefesi olarak, olmazsa olmazıdır insanın. Hele ki, bizimki gibi, gündemi sürekli değişken ve zorlu bir ülkede yaşıyorsanız…
Güne nasıl başlıyorsunuz bilmiyorum ama kendinizi keşfetme sürecine biraz olsun girdiyseniz eğer hayatınızın bir aşamasında; biraz meditasyon belki biraz yoga sonrasında, keyifle ve acelesiz hazırladığınız bir bardak kahveyle, biraz olsun nefes alıyor musunuz işe gitmeden önce?
Bazen sabahları kendime hazırladığım güzel bir kahveyi, uzun süreler denemelerimden sonra bulduğum ve çok memnun kaldığım “Stanley” marka termosumdan gün içinde yudumlamaya devam ediyorum. Sanırım gün içinde bana arkadaşlık eden az şeyden biri kendisi; bir kitap ve müzik dışında.
Bunun gibi bir çok etken içerisinde, kahvenin yeri sanırım bambaşka. Sabah ya da evdeki herhangi bir zaman diliminde kendiniz için yaptığınız bir bardak kahvenin tadımı ne durumda? Her zaman aynı kıvamı tutturabiliyor musunuz? Yoksa hala denemelere devam mı?
Kendi adıma, deneye yanıla, evde sonunda bir senedir kullandığım ‘Chemex’ ile sonuçlandırdım bu denemelerimi. Ara sıra hala demleme hızıma ve çekirdeklerin farkına göre tadımı değişken olabiliyor evde yaptığım kahvelerin. Bazen içime devam edemiyorken; bazen ise aynı kıvam ve lezzeti tutturabilmek için tekrar tekrar benzer adımları denemeye çalışıyorum.
Güne başlamak için kendinize bir neden daha eklemeyi düşünmez misiniz? Örneğin, evde yaptığınız kahvelerin daha iyi olmasını ve her seferinde aynı kıvamda güzel bir sabah kahvesi tadımlamayı istemez misiniz? Her sabah bu lezzetli kahvenin kokusuyla ve tadıyla güne daha motive başlayacağınızı düşünüyorum. Bunun için bazı basit adımlarla, çok daha iyi tadım sonucu alabileceğiniz bir sabah kahvesi demlemeniz mümkün. İşe yarayacağını düşündüğüm bu adımları; Sizin için 10 maddede toparladım:
Daha İyi Bir Kahve Çekirdeği Seçin
Belki de yıllardır aynı kahve türünü deneyimliyorsunuz ve aynısını almak yeni bir deneyimden daha kolay geliyordur. Ama günümüzdeki kahve çeşidi ve seçimi; oldukça geniş ve etkileyici. Yerel kahve dükkanlarından, marketlere kadar keşfedilebilecek çok fazla kahve çeşidiyle karşılaşıyoruz. Ancak benim özellikle önerdiğim şey; kahvenizi öğütülmemiş halde satın alıp, evinize alacağınız bir kahve değirmeni ile, her sabah kahveyi demleden önce taze şekilde kendiniz öğütmeniz. Çünkü bu şekilde her sabah daha taze ve aromatik özelliklerini kaybetmemiş kahve elde etmeniz oldukça mümkün. Öğütülmüş olarak satın aldığımız kahveler, çekirdeklere oranla, bunu daha çabuk kaybedebiliyorlar.
İyi kavrulmuş kahve çekirdeğinin illa ki maliyetli olması da gerekmiyor. Bilinmeyen markaları keşfetmeye açıksanız; özellikle 3. Nesil kahve dükkanlarından deneyeceğiniz kahve çekirdekleri ile; kaliteli ve uygun fiyatlı kahve çekirdek çeşidi bulmanız gayet olası. Gramajı az paketlerle farklı türde kavrulmuş ve farklı profillere sahip kahve çeşitlerini deneyerek, sizin için en doğru çekirdek profilini bulabilirsiniz. Çok kavrulmuş, orta kavrulmuş ve az kavrulmuş gibi profillerle birlikte;
yetiştiği bölgenin farklılıkları gibi etmenler; çekirdeklerin tat durumunu oldukça değiştiriyor. Bu nedenle bir çok farklı etmenle karşılacaksınız ve emin olun; herkese uygun bir kahve çekirdek çeşidi mutlaka var.
Kahve Çekirdeklerinizi Uygun Şekilde Saklayın
Kahve çekirdeklerinizi eve götürdüğünüzde, onları doğru bir şekilde depolamanız gerekir. Hava geçirmez bir kap içerisinde; serin, karanlık ve kuru bir yerde muhafaza etmelisiniz. Bazı kahve dükkanlarından paket kahve alırken; paketlerin kapakları hava almayacak şekilde tekrar kapatılmaya müsait olduğu için, bu paketlerde de bekletmeniz çok sorun teşkil etmeyecektir. Ancak; paketi açtım diye düşünüp; kahve çekirdeklerini kesinlikle buzdolabı gibi soğuk bir yere koymamalısınız. Eğer, bir kabın içerisine koymayı tercih ettiyseniz ve bu şeffaf bir kap ise; bir dolap içerisinde, mutfak cihazlarınızın ısısından uzak bir yere yerleştirerek; saklamalısınız.
Kahve Çekirdeklerinizin Miktarını Tartın
Her farklı demleme yöntemi için, farklı oranlarda öğütülmüş kahve çekirdeği ve su gerekmektedir. Biraz şaşırtıcı gelebilir ama; tahmin edemeyeceğiniz kadar ince nüans farklılıkları, kahvenizdeki tadım sonucunu değiştirebiliyor. Çekirdekleri öğütürken, çekirdek miktarı az gelirse belki lezzetinden ödün verebilirsiniz. Ya da çok fazla öğütülmüş kahve oranı ile oldukça kalın bir telve ile çamurlu bir kıvam da elde edebilirsiniz.
Buradaki en önemli nokta, tek seferde kaç bardak kahve yapacağınıza ve demleme yönteminize göre belirlemeniz gereken; en mükemmel kahve çekirdek miktarını bulabilmektir. Örneğin, manuel olarak damlama yöntemiyle kahve demliyorsanız; ki benim de evde tercih ettiğim ‘Chemex’ ile yapılan kahveler bu yöntemle demleniyor; her bir bardak kahve için bir çorba kaşığı kahve gibi bir miktar uygun olabilir. Daha iyi bir yaklaşım ise; hassas mutfak tartısı kullanarak, çekirdeklerin ölçüsünü belirlemektir. Göz kararı bir ölçü yerine, çekirdeklerinizi tartarak bir ölçü belirlemek; her seferinde aynı kalitede bir sabah kahvesi yapabilmenize olanak verecektir. Demleme yönteminize göre en iyi tat için bunu denemenizi öneririm.
En İyi Öğütücüyü Bulun
Kahve değirmeni açısından oldukça fazla opsiyona sahibiz. Bu nedenle herkes kendi kişisel tercihlerine göre uygun bir değirmen bulabilecektir. Bazı elektronik olan seçenekler kahve çekirdeklerini istediğimiz incelikte daha rahat öğütmemizi sağlayabiliyor. Diğerlerinde ise; kendi başımıza nasıl yapılacağını öğrenmek zorundayız. Ben de kahveyi 200 gr. gibi bir miktarda, çekirdek olarak satın alıp; elektronik bir değirmen kullanarak, kahveyi demleyeceğim zaman öğütüyorum. Elektronik değirmen kullanmaktan ve kahve çekirdeklerini taze şekilde öğütmekten de oldukça memnunum.
Sizin için en iyi öğütücüyü bulduktan sonra sırada; demleme tekniğiniz ile kahve öğütme ölçüsünün eşleşmesi vardır. Genelde, ince öğütülmüş kahve Espresso ve orta öğütülmüş kahve ise damlama yöntemi ile demlenen kahve ekipmanları için uygundur. French press ve soğuk kahve demleme yöntemleri için ise, kahve çekirdeklerini daha kalın olacak şekilde öğütmeniz doğru olacaktır. Bu ölçümler konusunda şüpheye düşerseniz eğer; kullandığınız öğütücü model ve markasının önerilerini dikkate alarak çekirdeklerin öğütme boyutuna karar verebilirsiniz.
Suyun Önemini Unutmayın
Kahvenizi hangi yöntemle yaparsanız yapın, kahve özetle; kahve çekirdekleri ve sudan başka bir şey değildir. Doğru kahve çekirdeklerinizi seçtikten sonraki ilk adım; diğer yöntemlerin dışında; suyunuzun nasıl olduğuna bakmaktır.
Aslında, kahve ya da çay demleme sırasında kullanılabilecek en iyi su; soğuk ve temiz olanıdır. Bu yüzden çeşme suyu yerine şişe suyu ya da arıtılmış çeşme suyu ile kahve demlemek; sonuçta, daha temiz bir kahve tadı almanıza olanak sağlayacaktır.
Farklı Demleme Tekniklerini Deneyin
Evde kendi başınıza kahve yapmak için kullanabileceğiniz çok çeşitli demleme yöntemleri vardır. Bu yüzden geleneksel damlama yöntemi ile kahve demleyen makinalarla sıkışmış durumda değilsiniz. Örneğin, ‘pour-over’ (Chemex, V60 vb.) denilen bir stille demleme yöntemi ya da French press gibi bir yöntemi de deneyebilirsiniz. Espresso yapmak için ise bir ‘moka pot’ veya ‘Aeropress’ gibi seçeneklerle, set üstü ocakta kahve demleyebileceğiniz oldukça güzel tercihler de mevcut.
Bu yöntemlerin her biri geleneksel kahve makinelerini gölgede bırakacak kadar; zengin ve lezzetli bir bardak sabah kahvesi demlemeniz için yeterlidir. Makinelere oranla, biraz daha yavaş demleme zamanına sahiplerdir ve genellikle sadece bir kaç bardak demlemeye uygundurlar ancak sonuç için açıkçası buna değecektir.
Küçük bir mutfağınız var ise; bahsettiğimiz manuel demleme yöntemleri, makinaların boyutlarına oranla oldukça az bir yer kaplarlar. Ben kendi evimde Chemex kullanıyorum ve yavaş demleme metodundan da sıkılmış değilim. Çekirdekleri öğüttüğüm anda aldığım taze kahve kokusundan da; öğütülmüş kahveye sıcak suyu dökerek oldukça yavaş şekilde demlediğim süreçten de gayet memnunum.
Ekipmanlarınızı Temizlemeyi Unutmayın
Demleme işleminden sonra arta kalan kalıntıların temizlenmesi ve nasılsa tekrar kullanacağım diyerek temizlemekten kaçınıp; makinenizi ve ekipmanlarınızı kahve kalıntıları ile bırakmamanız önemlidir. Çünkü bu şekilde demleme yaparsanız; kahvenizin tadı azalacaktır.
İster ‘moka pot’, ister French press, isterseniz ‘pour over’ şeklinde demleme yöntemleri olsun; her bir yöntemin ekipmanını uygun bir şekilde yıkamalısınız. Bazıları bulaşık makinesinde de yıkanabilir olmalı.
Eğer manuel demleme yöntemi değil de; makineniz var ise; makinenizin iç kısmını kahve ve mineral birikimini gidermek için temizleme gerekecektir. Bu işlem için; biraz sirke ve su kullanabilirsiniz. Bu şekilde yaparsanız; sirke kokusu geçene kadar bir kaç kez su ile temizlemeye devam edin.
Beklemiş Kahveden Kaçının
Gün içinde demlediğiniz kahvenin uzun süre bekletilmeden tüketilmesi de lezzeti açısından önemli bir etkendir. Acı, kötü bir tat veren kahve; genellikle aşırı ısınmanın bir sonucu olabilir. Kahveniz soğumuş ise bunu tekrar ısıtmaya da çalışmayın.
Bu nedenle, kahvenizden tam bir keyif almak istiyorsanız; yeni ve taze demlenmiş olanını için. Isıtma plakasında da demlenmiş bir kahveyi bir saatten fazla bekletmemek en iyisidir. Eğer, kalan kahveyi illa ki kullanmak istiyorsanız; buz dolabına kaldırıp, sonrasında buzlu kahve yaparak tadımlamayı da deneyebilirsiniz. Ancak tekrar ısıtarak kahveyi tüketmek; asla ilk yaptığınız sıcak bir bardak kahve tadını vermeyecektir.
Krema ve Tatlandırıcıları Deneyebilirsiniz
Benim kişisel olarak pek tercih ettiğim seçenekler olmasa bile; herhangi bir fincan kahvenin içerisine, çeşitli tatlandırıcılar ve kremalar da eklenebilir. Ben, kahveye sonradan konulan maddelerin vücuduma fazla geldiğini düşündüğüm için; kullanmıyorum. Ancak bir ara, kahvemin içerisine, bir parça tereyağı ya da hindistan cevizi yağı koyarak içmeyi deneyimlemiştim. Çok büyük bir enerji artışı sağlamadığı için, kahvemi eskisi gibi sade, bazen ise sütle içmeye devam ettim. Ancak, bu gibi karışımlardan oldukça zevk alanlar, deneyim alanını kremalar, yağlar ve çeşitli tatlandırıcılar, hatta belki baharatlarla genişletebilirler.
Örneğin, daha önce denemediyseniz ve kahvenizi genellikle süt ve krema ile içmeyi seviyorsanız; bunlar yerine küçük bir parça tereyağı koyarak denemenizi önerebilirim. Tarçın; eğer kahvenizi şekersiz içemeyenlerdenseniz, şeker yerine kullanılabilecek muhteşem bir alternatiftir. Bir de tabiki çeşitli şuruplar da bunun için denenebilir.
Kahve Dükkanı İçeceklerini Yapmayı Öğrenin
Bu madde sonucunda, hızınızı alamayıp; baristalık sertifikası almaya kadar gidebilirsiniz diye düşünüyorum. Çünkü kahve yapımı ince nüanslar barındırdığı için ilk anda zor gibi görünse de; bir kadar da keyiflidir. Gittiğiniz bir kahve dükkanında, baristanızın yaptığı farklı kahve çeşitlerini izleyerek; ilham alabilir ve evde benzer bir kahveyi nasıl yapabileceğinize, bu gözlem sonucuyla da başlayabilirsiniz. Kahve yapmanın çok zor olmadığını görürsünüz ancak her baristaya göre farklı bir takım teknikler olduğunu da anlarsınız. Yine de, evimizde de bir barista gibi; farklı çeşitte kahve yapmak için; hangi ekipmanlara sahip olmamız gerektiğini bilmeliliyiz. Ayrıca, yapmak istediğimiz kahve çeşidine göre ölçülerden de emin olabilmeliyiz.
Örneğin; evde ‘cafe latte’ yapmak için; bir süt köpürtme aletine ihtiyacınız vardır. Bir ‘Americano’ yapmak isterseniz de set üstü ocakta kullanılan bir ‘moka pot’ işinizi yine görecektir. Eğer, kahve dükkanlarında içtiğiniz aromalı kahvelerden evde de yapmak isterseniz; devreye şurupları da sokarak, farklı tatları yine evinizde deneyimleyebilirsiniz.
Gördüğünüz gibi, evde kahve deneyiminizi geliştirmek; düşünüldüğünden daha kolaydır. Sadece hangi türde kahveyi içmek istediğinize karar verin ve ona uygun ekipmanları alıp; doğru ölçülerle işe başlayın. Ardından, deneme alanınızı her zaman açık bırakın ve yeni bir şeyi denenmekten korkmayın.