16 Haziran 2020 Salı

Kahve Yasakları

Kahvesiz bir dünya düşünün. Günümüz için zor; değil mi?

Her köşede kahve dükkanları, ofiste makineler, sıcak bir fincan latte etrafında dönen sohbetler... Ellerinde karton bardakta kahveyle işe gidip gelen insanlar… Kahve, çoktandır kaçınılmaz bir içecek yaşamımızda.

Fakat, kahve; tarihte her zaman bu kadar da sevilen bir içecek değildi. Çoğu zaman kötülüğün ve günahın kökü; hatta bir ayaklanmanın nedeni gibi kabul edilmiş ve bir çok kez buna benzer nedenlerle yasaklanmış.

Peki kahveyi tarihte yasaklayanlar kim idi? Neden? Ve Nerede?

Kaldi’nin Rahipleri

Kahvenin keşfi hakkındaki bazı mitler bile içerisinde kahveye karşı korku ve güvensizlik barındıran mitlerdir.

Kaldi, kahve fasülyelerini keşfettiği tepeden döndükten sonra; onları yerel bir rahibe sunmuş. Rahip ise, bu kahve fasülyelerinin kötü olduğunu düşünüp; hepsini ateşe atarak yakmış.

Ancak rahibin bu hareketi sonucunda; ilk kavrulmuş kahve çekirdeğinin çekici aroması ortaya çıkmış. Bu nedenle, efsaneye göre; rahiplerin, kahve çekirdeklerinin şeytandan uzak, Tanrı’nın bir armağanı olduğuna karar vermesi; çok da uzun sürmemiş.

Yine de tarih boyunca görüyoruz ki; kahve, bu efsanelerin kökenine dayanan korku ve şüpheyi hiç bir zaman tamamen ortadan kaldıramamış.

Sultan IV. Murad

Orta Doğu’da Türk kahvesi olarak bilinen kahvenin öyküsü oldukça uzun ve etkileyicidir. Buna rağmen; yüzlerce yıllık kahve tüketimi arasında, kahvenin keskin bir şekilde yasaklandığı 7 karanlık yıl bulunuyor. 

İslam’ın bazı yorumlarında, kahvenin; sarhoş edici etkisi ele alınır ve İslam kurallarınca bu nedenle yasak olduğu iddia edilmiştir.

1633 yılında, Konstantinopolis’te Sultan IV. Murad, tüm kahvehaneleri kapatarak; alkolü, tütünü ve kahveyi yasaklamıştır. Bu üç maddeden herhangi birini tüketirken yakalananlara verilen ceza ise; ölüm olmuştur.

İlginçtir ki, kahve; yasaklandığı sıralarda; Konstantinopolis’te bir yüzyıldan fazla süredir popülerdi. Ve IV. Murad’ın kararnamesi; kahvenin şehirdeki popülerliğinin artışı ile kahvehanelerin sayısındaki artışla aynı zamana denk gelmişti.

Ölüm cezası tehdidi gündemdeyken bile; kahve, gücünü inatla korudu. Özellikle; bu dönemde, erkekler gizli bir şekilde kahve dükkanlarında buluşarak; sohbet edip, kahve yudumlamaya devam ettiler.

IV. Murad’ın, 1640’daki ölümünün ardından ise, yasak; teknik olarak kitaplarda hala yasak olarak kalmaya devam etmiş. Fakat uygulanması nadiren mecburi görülmüş. Çünkü, kısmen; İmparatorluk için ekonomik açıdan; kahve ticareti oldukça avantajlıymış.

İngiltere’de Kadınlar

Tarihteki en eski kahve dükkanları bir çok açıdan çoğunlukla barları andırıyormuş ve halka açık bir buluşma alanı sağlıyormuş. Bu süre zarfında; İngiltere’deki genel siyasi iklim, bu egzotik ve uyarıcı içeceğe karşı olan endişelerle birleşerek; kahve dükkanları, patronları ve müşterileri etrafında genel bir şüpheciliği yaratmış.

1674’de, “The Women’s Petition Against Coffee” adlı broşürde; kadınların kahveye karşı oldukları bir takım açıklamalar ile, çok kahve içen eşleri hakkındaki şikayetlerini anlatan bir yazı yayınlanmış. Ancak; daha sonraları, bunun muhtemelen erkekler tarafından kaleme alınan bir hiciv eseri olduğu anlaşılmış.

Burada hiciv ile ilgili olarak altı çizilen önemli nokta; eğer gerçeği yansıtmıyorsa, işe yaramıyor olduğuyla ilgili bakış açısıdır. Bu yayınlanan gerçek bir şikayet bildirisi olmayabilir; ancak yine de, bu hiciv ile birlikte, yeni bir içecek olan kahvenin, sosyal ve politik etkileri ile ilgili yaygın bir endişe duyulduğu anlaşılmaktadır.

İsveç Kralı I. Frederick

İskandinav’lar, dünyadaki herhangi bir yerin sakinlerinden çok daha fazla kahve tüketmektedirler. Ancak bu gerçek, tarihte onlar için her zaman, kahve içmenin kolay olduğu anlamına gelmiyor.

Kahve, İsveç’te ilk kez tanıtıldığında, ülkedeki insanlar bunun için çıldırmış. Fakat, Kral I. Frederick kesinlikle kahvenin bir hayranı değilmiş. 1746’da, kahve tüketimini ulusal anlamda kısıtlamak için kahveye ağır bir vergi uygulama girişiminde bulunmuş. Bu nedenle, şaşırtıcı olmayacak şekilde, kahve için yeni bir kara borsa alanı doğmuş. Sonuçta bu durumun artmasıyla, hükümet yetkilileri; 1756’daki tam bir yasaklama yürürlülüğe girmeden önce; kahve demleme ekipmanlarına el koymuş ve kahve içicilerini para cezasına çarptırmış.

Bir sonraki yüzyılın büyük bir bölümünde ise, İsveç; tamamen kahve üzerindeki yasaklar ve ağır vergilendirmeler arasında gidip gelmiş. Ve kahve hakkındaki son yaptırım ise 1823 yılına kadar yürürlülükte kalmış. 

Tabi tarihten süregelen ciddi bir değişim gerçekleşmiş çünkü bugün İsveç; gelişen ve özgün bir kahve kültürüne ev sahipliği yapmakta. Hatta 2015 senesinde, SCAE’nın (Speciality Coffee Association of Europe) “World of Coffee” etkinliği burada yapılmıştır. Sonuçta İsveç, kahve konusunda dünyadaki merkezlerden biri haline gelmiş olan; nadir ülkelerdendir.

Cinsiyetçi Kahve Yasakları

Bir anlığına kahve yasaklarının coğrafi bölgeler üzerinden ele alınmasının dışına çıkalım ve bazen bu yasaklarda önemli olan şeyin; yer ve bölge olmadığını düşünelim. Çünkü, kahve yasağı; zaman zaman sizin kim olduğunuzla ilgili olarak uygulanmış bir yasaktır.

Konstantinopolis, İngiltere, İsveç… bu yerlerin her bir örneğinde, kahve tüketiminin halka açık alanlarda yasaklı olduğu yıllarda; sadece erkekler için kahve tüketimi mümkündü. Buna ek olarak; ırk ve sınıf farklılıkları gibi etmenler; vatandaşların, kahve yaşamına katılmalarına izin verilmesinin önceliklerindendi.

Örneğin; kadınların bir çok neden öne sürülerek, kahve içmeleri yasaklanmış. Bu yasak genel olarak; erkeklerin bulunduğu halka açık yerlerde, sarhoş edici bir içeceği içmelerinin uygunsuz olacağı görüşüyle ilgiliymiş.

Kahvehaneler ise kadınlar için, potansiyel olarak kötü ve tehlikeli yerler olarak görülmüş. Bunun böyle düşünülmesinin esas nedeni ise; kadınların evde bira yapımında öncü olmasından kaynaklıymış.

Ek olarak; kahvenin olası sağlık sonuçlarının kadınlar için daha tehlikeli olduğu düşünülüyormuş. 

Bu Kahve Yasakları Neden?

Tüm bu kahve kısıtlamaları ve yasaklarının arkasındaki esas nedenler nelerdir?
Sağlık açısından bir çok zararlı etkisiyle ilgili çeşitli tartışmalar olmasına rağmen; görülüyor ki bu yasaklar sadece içeceğin kendisiyle ilgili değil. Tıpkı İsveçte olduğu gibi; işçilerin üretkenliğini düşürdüğünün düşünülmesi ve yukarıda saydığımız bir çok etken esas nedenlerden.

Ve belki de tam olarak bunlar da değil...

Gerçek sorun; kahve dükkanlarında bulunan sosyal bir güç idi. Tıpkı, İtalya’da 2. Dünya savaşından sonra, kahve dükkanlarındaki sosyal dayanışma örnekleri gibi; tarihte de kahve dükkanlarındaki sosyal güçten korkularak, kahveye yönelik çeşitli bahanelerle yasaklar konuldu.

Kahve dükkanları; isyan ve anti-otoriter düşüncelerin filizlenip, mayalanabileceği yerler olarak görüldü. Mevcut otoriteler; insanların bu yerlerde, bu egzotik içeceğin sarhoş edici etkisiyle, plan ve komplo kurabilmeye teşvik edileceğini düşündüler. Çoğu tarihi kahve yasakları; insanlara laik ve kontrolsüz bir toplantı yeri verilirse; vatandaşların potansiyel olarak yapabileceklerinden korkan devlet anlayışı nedeniyle konulmuştur. Buna ek olarak; marjinal grupların artan bağımsızlık istekleri de bu korkuya eklenmiştir.

Zamanla, bu yasaklar; evde yapılan kahve tüketimini arttırmış ve büyük oranda kamusal alandan kahveyi uzaklaştırmış. Bu şekilde, o dönemdeki yönetimler; kendiliğinden, kahveyi çok daha az zararlı ve tehdit edici bir hale getirmiştir.

Günümüzde ise; kahve hala sadece bir içecek olmakla kalmıyor. Sosyal bir çevreyle bütünleşmeyi sağlıyor. Özellikle de ortamı; çalışmaya, kitap okumaya uygun, bir çok kahve dükkanı ile karşılaşıyoruz. Kahve dükkanlarında oturup; müzik dinlemek ya da dinlenmek, bugünün beyaz yakalıları, home office çalışanları ve bir çoğumuz için birer sosyalleşme alanı ve nedeni haline gelmiştir.

Bu keyifli sosyalleşme alanlarının; farklı ülke ve kültürlerde, farklı sosyalleşme alanlarına ev sahipliği yaptığını görebiliyoruz. Bunlardan, özellikle İtalya’da; öğle saati ayak üstü içilen kahveyle, mutlaka sohbet edilen bir çevrenin içine girilir kahve barlarında. Ya da hala, askıda kahve ile sosyal bir dayanışmayı sürdüren kahve dükkanlarını bulabilirsiniz; İtalya'da.

Tarihte her ne kadar, her zaman sevilen bir içecek olmadığını öğrenmiş olsak da; tıpkı alkol ve tütün gibi yasaklanmaya devam etmiş olmasına rağmen, günümüzde kahveyi sevmeyen; az insan vardır. Ve ne güzeldir ki; yasaklarlar her zaman özgürleşmeye gebedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar